Doktorlar uyarıyor: Sosyal medya videoları çocuklarda yanık vakalarını tetikliyor!

Çocukların Kolonya İle Oynadığı Videolar İzleyenleri Olumsuz Etkiliyor

Prof. Dr. Akgün Oral, sosyal medyada çocukların üzerine kolonya döküp yaktığı anlara ilişkin görüntüleri paylaşmasının, videoları izleyen akranlarını olumsuz etkilediğini belirtti.

İzmir’de 11 yaşındaki bir çocuğun, sosyal medya uygulaması için video çekmek istediği esnada üzerine kolonya döküp kendisini ateşe vermesi ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesi, sosyal medyadaki zararlı içerik ve akımların çocuklar üzerindeki etkisini bir kez daha gündeme getirdi.

Prof. Dr. Akgün Oral, insan hayatındaki yanıkların yüzde 70’inin ilk 6 yaşta görüldüğünü söyledi.

Yanık vakalarında çeşitlilikler olmaya başladığını, ısınma amaçlı ateş yakarken tiner, benzin kullanılması, çöplerin yakılması, kolonya gibi yanıcı, parlayıcı maddelerle oynanması sırasında yanma vakalarının görüldüğünü anlatan Oral, küçük yaşlardaki yanık vakalarının büyük kısmının dikkatsizlik ve ihmal sonucu meydana geldiğini dile getirdi.

Prof. Dr. Oral, çocukların sosyal medyada yayınlanan videolardan etkilenerek yanıcı maddelerle oynamasının kötü olaylara yol açtığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Daha önceki yıllarda evde oluşan kazalar sonucu haşlanma türü yanıkları fazlayken son yıllarda alev yanıklarını görmeye başladık. Geçmiş yıllarda bu kadar alev yanığı olmazdı. Bu yıl çok fazla. Hayati risk oluşturan ölümle sonuçlanabilen durumlar ortaya çıkabiliyor. Biz bu tür vakaları geçmişte hiç görmezdik. Bu tür sosyal medya içerikleri paylaşılmaya başlandıktan sonra bu tür yanıklar da artık bizim karşılaştığımız vakalar içine dahil oldu.”

Yanık tedavisinin bazen olumsuz sonuçlanabildiğini aktaran Oral, “2024 yılında hastanede tedavi gören 2 çocuk hastamız vücutlarında oluşan yanıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Bunların hiçbiri de bir ev ortamında ortaya çıkan yangın veya benzeri bir durum değildi. Hepsi tamamen önlenebilir, engellenebilir. Olmaması gereken nedenlerden kaynaklanmış alev yanıklarıydı.” diye konuştu.

“Sosyal Medya Bağımlılığı Artıyor”

Doç. Dr. Gonca Özyurt da son yıllarda gençler ve çocuklarda sosyal medya bağımlılığının arttığını belirterek, bunun sanal ile gerçekliğin karıştırılmasına neden olduğunu kaydetti.

Teknolojinin amaçsız kullanılması durumunda zararlı olduğunu belirten Özyurt, “Sosyal medya bağımlılığıyla da karşımıza birçok genç gelebiliyor maalesef. Kendi içlerinde yalnızlık yaşadıkları zaman, yeterince arkadaş bulamadıkları, aileleriyle yeterince iletişimde olamadıkları zaman sanal alemde başka kimlikler oluşturabiliyorlar. Ya da var olan kimlikleriyle başka bir ortamda sanal ortamı gerçek bir ortam gibi hissederek yaşayabiliyorlar.” ifadelerini kullandı. (AA)

Related Posts

Amazon’un sessiz savaşçısı: Akrep zehri kanser hücrelerini nasıl yok ediyor?

Amazon’un sessiz savaşçısı: Akrep zehri kanser hücrelerini nasıl yok ediyor?

Aşırı sıcaklarda kalp krizi riski artıyor

Prof. Dr. Emre Durakoğlugil, yaz aylarında artan sıcaklıkların kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti. Durakoğlugil, sıcak havaların kalbin iş yükünü önemli ölçüde artırdığına vurgu yaparak, “Bu durum kalp krizlerini tetikliyor, özellikle risk grubundaki kişiler için tehlike çanları çalıyor” dedi.

Stres hormonları kısa vadeli çözümlerle düşebilir mi?

Stres hormonları kısa vadeli çözümlerle düşebilir mi?

Yaşlılıkta yalnızlık tehlikesi; uzmanlar depresyon ve Alzheimer’a karşı uyarıyor

“Eğitim, sağlıklı beslenme, sosyal yaşam ve hareketli yaşam tarzı büyük önem taşıyor”

Her 6 çiftten 1’i kısırlık problemi yaşıyor! Nedeni obezite ve sigara olabilir

Her 6 çiftten 1’i düzenli ve korunmasız bir yıldan fazla cinsel ilişki yaşamasına rağmen bebek sahibi olamıyor. İnfertilite yani kısırlık sebebi her iki cinsiyette de eşit oranlarda görülüyor. Prof. Dr. Tümay İpekçi, erkeklerdeki kısırlığın nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

İftira atmak bir hastalık mı yoksa huy mu?

Klinik psikiyatri uzmanları, sürekli iftira atma davranışının tek başına bir “hastalık” olarak tanımlanmadığını, ancak sıklıkla “pseudologia fantastica” (patolojik yalan söyleme) ve altında yatan kişilik bozukluklarıyla ilişkili semptomlar sergilediğini vurguluyor.