Türkiye, tarih boyunca işçi sınıfının mücadelesine tanıklık etti, bu mücadeleler ise toplumsal ve ekonomik değişimlerin öncüsü oldu. Emekçilerin sesi tarih boyunca sağ iktidarların neoliberal politikalarıyla bastırılmaya çalışıldı. Baskıya karşı direnen işçiler ise Türkiye’de birçok kez tarihi direnişler sergiledi. Gazetemiz Cumhuriyet de Türkiye’deki emek hareketinin adım adım takipçisi oldu.
1961 Saraçhane Mitingi, 1963 Kavel Direnişi, 1966 Paşabahçe Direnişi, Derby ve Demir Döküm işgalleri Türkiye’de öne çıkan işçi direnişleri olarak biliniyor. Türkiye tarihinin en büyük işçi mücadelesi olan “15- 16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi” olarak bilinen işçi direnişi de tarihimizde önemli bir yere sahip. İki gün boyunca süren ve Türkiye’nin birçok yerine yayılan direniş ülkede hâlâ emek mücadelesine ışık tutuyor. Söz konusu direniş, 1970’te çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapan tasarıya karşı İstanbul’da başlamış ve Türkiye’nin birçok yerine yayılmıştı. Dönemin tanıkları ise bu direnişi 60’lı yılların başından itibaren başlayan sınıf mücadelesinin bir sonucu olarak niteliyor. 1961 Saraçhane Mitingi ve 1963 Kavel Direnişi gibi büyük işçi direnişleri ise 15-16 Haziran’a giden yolu açtı. Bu eylemler, sendikal hakların savunulması amacıyla gerçekleşti.
KANLI 1 MAYIS
1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramı’nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul’a gelen yaklaşık 500 bin kişi DİSK’in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanı’nı doldurdu. Katılımın yüksek olması nedeniyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, miting de uzamıştı. Taksim Meydanı, işçilerin ve öğrencilerin sloganlarıyla, türküleriyle inliyordu. Dönemin DİSK Başkanı Kemal Türkler’in konuşması sırasında beşer dakika arayla iki el silah sesi duyuldu. Henüz silah seslerinin nereden geldiği anlaşılmadan Sular İdaresi binasından yoğun bir ateş başladı. Bu yaylım ateşine Intercontinental Otel’den gelen kurşunlar da eklenince Taksim, mahşer yerine döndü. Kalabalık korku içinde kaçışırken meydana panzerler indi. Bazı kaynaklara göre 41 bazılarına göreyse 34 kişi yaşamını yitirdi. Bu katlaimın üzerinden yıllar geçmiş olsa da halen sorumlular bulunamadı. Taksim, Türkiye’de işçi sınıfı açısından bir hafıza mekânı oldu. Ayrıca Taksim’in iktidarlar eliyle işçilere yasaklanması da halen süregelen sorunlar arasında yer alıyor.
NETAŞ GREVİ VE BAHAR EYLEMLERİ
12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Türkiye’de işçi sınıfının örgütlülüğü de büyük darbe aldı. Özelleştirme ve esnekleşme gibi politikalar sonucunda da emekçiler grev haklarından mahkum kalırken birçok sosyal haklar da kaybedildi. 12 Eylül’ün baskıcı politikalarını delen ilk ve en önemli grev Netaş işçileri tarafından yapıldı. Netaş’ta 2 bin 600 işçiyle 18 Kasım 1986 tarihinde greve çıkıldı. 93 gün süren Netaş grevi, 12 Eylül’ün grev hakkını baskılayan tutumuna karşın mevcut koşullarda da grev, yapılabileceğini ortaya koydu. 18 Şubat 1987’de anlaşmayla sona eren bu grev 12 Eylül sonrasında yapılan en büyük ve en önemli grev olarak nitelendiriliyor. Ayrıca işçi sınıfının yeniden uyanışı olarak ifade edilen “Bahar Eylemleri” de 1989’da başladı ve etkileri 1990’lı yıllarda da devam etti. Bu dönem, ekonomik olduğu kadar siyasal etkileri de olan işçi sınıfı ve toplumsal muhalefet hareketinin önemli bir yükseliş dönemiydi. Kamu kesiminde çalışan işçilerin 1989 yılı mart, nisan ve mayıs aylarında başlattıkları bu eylemler, 1990’ların hak mücadelelerinin yükselişinde önemli bir rol oynadı.
Türkiye’de öne çıkan birçok işçi eylemi ve emek olayları meydana geldi. 2010 yılında TEKEL fabrikalarının özelleştirilmesine karşı Ankara’da başlayan ve 78 gün süren bu eylem, Türkiye’nin en önemli ve kalabalık eylemlerinin arasında yer alıyor. AKP iktidarına yönelik en büyük başkaldırılardan biri olduğu söylenen bu direniş, Türkiye işçi sınıfı açısından da önemli ve öğretici bir yere sahip. Ülkenin dört bir yanından Ankara’ya gelen işçiler, soğuk havaya karşın TEKEL fabrikalarının özelleştirilmesini protesto etti.
Türkiye’de her yıl onlarca işçi direnişi meydana geliyor. Teknolojinin gelişmesi ve buna uygun istihdam modellerinin ortaya çıkması da emek tartışmalarına başka bir boyut getirdi. 2022 yılının ilk aylarında meydana gelen motokurye eylemleri de bunun örnekleri arasında yer alıyor. “Sefalet ücretleri”ne karşı direnen kuryeler, enflasyonun altında tutulan ücretler karşısında kontak kapatıp hakları için sekiz ilden gelerek İstanbul’da buluştu.
İŞ CİNAYETLERİ
Emek tarihi yalnızca grevler, işçi direnişleri ve büyük yürüyüşlerle sınırlı değil. Olumsuz çalışma koşulları ve alınmayan önlemler nedeniyle günde ortalama beş kişi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. AKP’li yıllarda en az 32 bin kişinin iş cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. Bu yıllarda birçok kez toplu iş cinayetleri de meydana geldi. 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen bir yangın sonucu 301 işçi yaşamını yitirdi. Bu facia da Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.