Perimenopoz olarak adlandırılan menopoz dönemine yaklaşan yıllarda kadınlar, depresyon gibi duygusal değişimler de dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık sorunları yaşayabiliyor. Son yapılan bir araştırma da bunun dikkate alınacak bir oranda gerçekleştiğini gözler önüne serdi.
Journal of Affective Disorders dergisinde salı günü yayınlanan çalışmada yer alan University College London’dan Dr. Aimee Spector, “Bulgularımız perimenopozal kadınların ruh sağlığının bu süre zarfında ne kadar önemli ölçüde zarar görebileceğini gösteriyor. Hem işyerinde hem de evde tıbbi açıdan uygun yardım ve bakımı almalarını sağlamak için daha fazla farkındalığa ve desteğe ihtiyacımız var.” dedi.
Bilim insanları, toplam 9.141 kadını kapsayan yedi çalışmanın gözden geçirildiği bu çalışmayı, farklı menopoz evrelerinde klinik, teşhis edilmiş depresyon veya depresif belirtiler geliştirme riskine ilişkin bir tahmin sağlamak için yürüttüler. Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Çin, Hollanda ve İsviçre’den gelen kadınlar ruh halleri ve aktivite yapma ilgileri hakkında bilgi verdiler.
Araştırmacılar menopozdan uzak olan kadınlarla menopoz sonrası kadınlar arasında depresyon riskinde anlamlı bir fark bulamadılar. Ancak perimenopoz dönemindeki kadınlarda fark yüzde kırk oranında arttı.
Menopoz Derneği’nin tıbbi direktörü Dr. Stephanie Faubion, “Bu bulgular, kadınların perimenopoz sırasında depresif belirtilere karşı savunmasızlığı hakkında bilinenlerle tutarlıdır” dedi.
RUH HALİ DEĞİŞİMLERİ YAYGINLAŞIYOR
Perimenopoz genellikle menopozdan yaklaşık üç ila beş yıl önce meydana gelir; bu, adet görmeden geçen 12 ayı işaret eden ve bir kadının üreme yaşamının sona erdiğinin sinyalini veren bir gündür. Johns Hopkins Medicine’e göre geçiş aşaması, yumurtalıkların yavaş yavaş çalışmayı bırakmasıyla ortaya çıkan doğal bir süreçtir. Bu süre zarfında östrojen ve progesteron seviyeleri dalgalanabilir, bu da ruh hali değişimlerine, düzensiz adet döngülerine ve depresyon gibi diğer semptomlara yol açabilir.
Dr. Faubion, “Savunmasız bireylerde bu semptomları tetikleyebilen, mutlak düzeylerden ziyade hormon düzeylerindeki değişkenlik gibi görünüyor. Genetik, çevre, eğitim düzeyi, bakıma erişim ve sağlığın diğer sosyal belirleyicileri ve sosyal destek düzeyi gibi çeşitli faktörlerin de rol oynaması muhtemeldir.” dedi.
Araştırmacılar, östrojenin, her biri duygusal durumlarda rol oynayan dopamin, norepinefrin, β-endorfin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin metabolizmasını etkilediğinin bulunduğunu belirtti.
Dr. Faubion, bu risk faktörleri göz önüne alındığında, klinisyenlerin menopoza giren kadınların depresif belirtiler veya büyük dönemler yaşayabileceği konusunda dikkatli olmaları ve hastalara ruh halleri hakkında soru sormalarının önemli olduğunu söyledi. Bu, özellikle depresyon gibi geçmiş ruh hali sorunları veya adet öncesi veya doğum sonrası dönemlerde yaşananlar gibi hormonla ilgili ruh hali sorunları varsa gerekli oluyor.