AB Dışişleri Bakanları Gazze planları üzerinde görüşecek
Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Pazartesi günü Brüksel’de Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra aralarında Ürdün, Mısır ve Katar’ın olduğu Orta Doğu ülkelerinden mevkidaşlarıyla savaştan sonra Gazze planları üzerinde görüşecek.
BBC News Diplomasi Muhabiri James Landale, bu tartışmaların arka planını analiz ettiği yazıda farklı ülkelerin olası senaryolara nasıl yaklaştığını inceliyor:
“Yarından Sonra” kulağa bir filmin ya da romanın başlığı gibi gelebilir. Ancak diplomatlar ve politika yapıcılar için bunun tek bir anlamı var; bu da Gazze’de savaş sona erdikten ‘sonraki günü’ ifade ediyor.
Çatışmanın yoğunluğu ve umudun yokluğu göz önüne alındığında, böyle bir düşünce şaşırtıcı, hatta iddialı bile görünebilir.
Ancak Gazze’de silahlar sustuğunda ne olabileceği ve ne olması gerektiği tartışmalarına artan bir ilgi var.
AB Dışişleri Bakanları bugün Brüksel’de Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Ürdün, Mısır, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) mevkidaşlarıyla tam olarak bu konuyu görüşecekler.
Orta Doğulu ve Batılı ülkeler arasında müzakereler ve planlar yapılıyor. Pek çok kişi Kasım ayında yapılacak ABD Başkanlık Seçimleri öncesindeki fırsat penceresinin kapandığının farkında.
Ancak tüm bunlara rağmen neyin ne zaman olması gerektiği konusunda çok az fikir birliği var gibi görünüyor.
Bu hafta Filistin devletini resmen tanıyacak olan üç Avrupa ülkesinin ( Norveç, İspanya ve İrlanda) odağında iki devletli çözüme ilişkin tartışmayı yeniden canlandırmak var. Bu konu yıllardır siyasetçiler için sözden öteye geçmeyen bir slogan olarak kaldı.
Siyasi bir “sonraki gün” müzakeresinin ateşkese ve rehinelerin serbest bırakılmasına imkan tanıyacağı ümit ediliyor. İrlanda Başbakanı Simon Harris, “Barışa giden tek yol siyasidir” demişti.
İngiliz bakanlarsa savaş sonrası Gazze’nin yönetimine yardımcı olabilmesi için Filistin Yönetimi’nin en iyi şekilde nasıl desteklenebileceği konusuna odaklanıyor.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron bu hafta Lordlar Kamarası’nda yaptığı konuşmada, İsrail’e Filistin Yönetimi’nin gelirlerini alıkoymayı durdurması konusunda baskı yaptığını söyledi.
İsrail sadece Filistin Yönetimi’e vergi gelirlerini vermemekle kalmıyor, aynı zamanda İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakanı Belazel Smotrich Filistin bankalarını İsrailli muadillerine erişimini engellemekle tehdit ediyor.
Diğer yandan İngiltere Hazinesi’nin Filistin Yönetimi için yeni mali ve teknik destek yöntemleri hazırlaması bekleniyor.
Ancak hükümet içinde, İngiltere’nin bir Filistin devletinin nasıl kurulacağına ilişkin düşünceleri konusunda daha açık olması gerektiğini savunanlar da var.
Üst düzey bir kaynak bana, “Bir zaman çizelgemiz eksik. Başlangıç noktasında hemfikiriz: Savaşı durdurmak. Ve bir Filistin devletinin kurulması konusunda da hemfikiriz. Ancak oraya nasıl kalıcı bir şekilde ulaşacağımız belli değil. Eğer bunu belirlemezsek önümüzdeki 70 yıl boyunca bu sorunla uğraşacağız” dedi.
İsrail’den de farklı sesler yükseliyor.
Savunma Bakanı Yoav Gallant, Binyamin Netanyahu’nun savaş sonrası bir plan hazırlamayı reddetmesini kınayarak, “‘Hamas’tan sonraki gün’ ancak Filistinli birimlerin uluslararası aktörler eşliğinde Gazze’nin kontrolünü ele geçirmesi ve Hamas yönetimine alternatif bir yönetim oluşturmasıyla başarılabilir” dedi.
Savaş kabinesi üyelerinden Benny Gantz bir adım daha ileri giderek, Netanyahu’yu 8 Haziran’a kadar altı maddelik bir planı kabul etmemesi halinde hükümetten istifa etmekle tehdit etti. Plan, Gazze’nin askerden arındırılmasının ardından burada bir ABD, Avrupa, Arap ve Filistin ortak yönetiminin kurulmasını içeriyordu.
İki eski generalin de odak noktası siyasi olmaktan çok askeri.
Uzun vadede Gazze’yi İsrail ordusunun yönetmesinden kaçınmak istiyorlar; Gallant, bunun İsrail’in ağır bir bedel ödeyeceği “tehlikeli bir yol” olacağını söylemişti
ABD de bu görüşü paylaşıyor. Amerikan Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen hafta Senato’da yaptığı konuşmada, “Sadece Gazze’deki çatışmanın mümkün olan en kısa sürede sona ermesi değil, aynı zamanda İsrail’in Gazze’nin nasıl yönetileceği, güvenliğinin sağlanacağı ve yeniden inşa edileceği konusunda net bir planı ortaya koyması da zorunludur” dedi.
ABD ayrıca, kısa vadede Gazze’de güvenliği sağlayabilecek uluslararası bir güç üzerinde anlaşmaya varmaları için Arap devletlerine baskı yapıyor.
ABD kendi askerlerini sahaya sürmek yerine Mısır, Ürdün, Fas, Bahreyn ve BAE gibi ülkelerin bu görevi yapmasını istiyor.
Ancak diplomatlar, bu ülkelerin yalnızca Batı’nın Filistin devletini tanıması, iki devletli çözüme giden üzerinde anlaşmaya varılmış bir yol bulunması durumunda katılacaklarını açıkça belirttiklerini ve bir tür Filistin liderliğinin daveti üzerine geldiklerini söylüyor.
Türkiye’nin nasıl bir rol oynayabileceği de tartışılıyor
Bir Arap diplomat bana “Sonraki gün’ siyasi süreçten ayrılamaz, kapsamlı bir paketin parçası olmalıdır. Siyasi bir süreç olmadıkça kimsenin ayağı yere basmayacaktır” dedi.
Bazı Arap ülkeleri, ABD’nin İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşme sürecine gereğinden fazla odaklandığını savunuyor. Bunun, İsrail’in anlaşmasını daha geniş bir siyasi çözüme ulaştırmanın anahtarı olabileceğini kabul ediyorlar, ancak bunun bazı ABD’li yetkililer tarafından fazlasıyla “sihirli bir kurşun” olarak görüldüğünden şüpheleniyorlar.
Ayrıca ABD’nin İsrail için “sonraki gün” konusunda daha fazla düşünmesi; Filistin yönetimindeki Gazze için halk desteğini kazanabilecek ılımlı seslerle daha yakın temasa geçmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Türkiye’nin savaş sonrası bir tür anlaşmaya varmak için Hamas üzerindeki nüfuzunu kullanarak nasıl bir rol oynayabileceği de tartışılıyor.
Nihayetinde herhangi bir anlaşmanın önündeki en önemli engel Binyamin Netanyahu’nun kendisi.
Filistin Yönetimi’nin herhangi bir rolüne kategorik olarak karşı çıkmak dışında bu konuyu tartışmayı reddediyor. Hükümetinin uzun vadeli İsrail işgalinden yana olan aşırı sağcı üyelerini rahatsız etmekten çekiniyor. Ancak İsrail başbakanın üzerindeki baskı artıyor ve bir gün seçim yapmak zorunda kalabilir.
Batılı bir diplomat, “Risk, ‘sonraki gün’ planının olmaması. İsrail Refah’a operasyonu sürdürebilir, Hamas hâlâ orada olabilir, başka bir Refah da olabilir. Askeri harekât aylarca sürebilir” dedi.