Topraktan sofraya uzanabilecek tehlike: En fazla Akdeniz’de görüldü
6 mins read

Topraktan sofraya uzanabilecek tehlike: En fazla Akdeniz’de görüldü

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin çalışması ile tarım arazilerinde bulunan mikroplastik oranı tespit edildi. 3 bölgedeki 9 ilden alınan toprak numunelerinde yapılan inceleme sonucunda Akdeniz’de 1 kilo toprakta 300, Ege’de 180, Marmara’da ise 160 parça plastik tespit edildi. Proje sorumlusu Prof. Dr. Oğuz Can Turgay, “Mikroplastikler toprakta kaldığı sürece bitkilerin köklerinin içine girebilecek. Köklerden yukarı tırmanıp yetiştirilen ürünlerin tanesine, meyvesine geçecek. Sonuç olarak ilerleyen yıllarda aslında topraktan sofraya kadar uzanabilecek risk budur” dedi.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nden öğretim üyeleri Prof. Dr. Oğuz Can Turgay ve Dr. Muhittin Onur Akça, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) desteğinde, tarım arazilerindeki mikroplastiklerin içeriği ve birikimini tespit etmek amacıyla çalışma yaptı.

 ‘Türkiye Topraklarının Farklı Arazi Kullanımı Koşullarında Mikroplastik Düzeylerinin Değerlendirilmesi’ projesi kapsamında Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri olmak üzere, Adana, Antalya, Mersin, Manisa, Aydın, İzmir, Sakarya, Bursa ve Çanakkale’de özellikle çilek üretilen alanlar tespit edilerek, alınan toprak örnekleri laboratuvar ortamında incelendi. Yapılan çalışma sonucunda Akdeniz Bölgesi’nde 1 kilogram toprakta yaklaşık 300 plastik parça, Ege’de 180, Marmara’da ise 160 plastik parça tespit edildi.

“Topraktaki yaşama zarar veriyorlar” 

Prof. Dr. Turgay, “Analiz sonuçlarını hem akademik, hem de ülkedeki toplumsal camiamıza açmak istedik. Çünkü bunlar çok küçük parçacıklar; ama hem uzun süre toprakta kalabiliyorlar, hem de kaldıkları süre boyunca başka etkiler sergilemek suretiyle topraktaki yaşama zarar veriyorlar. Dolayısıyla bu gidişata yön verebilmek, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlayabilmek için boyutlarını ortaya koymamız, bir durum tespiti yapmamız gerekiyordu. Dolayısıyla biz projemizi Akdeniz, Ege ve Marmara kuşağında örtü altı yetiştiriciliği ve bunun içerisinde de çilek tarımı yapılan siyah naylon poşet kullanılan tarım alanlarında plastik birikimi ne düzeyde bunu ortaya koymak için geliştirdik” dedi.

“En fazla Akdeniz’de tespit ettik” 

Prof. Dr. Turgay, çalışmanın uluslararası bilimsel dergide yayımlandığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

“Bir noktada beklemediğimiz, diğer noktada kafamızda yeni soru işaretleri uyandıran sonuçlar elde ettik. Örneğin çok uzun süredir plastikle temas halinde olan toprakla daha fazla plastik parçacığın çıkmasını beklersiniz. Bunu gördük. Ama diğer yandan iklimsel koşulların, o tarlayı yöneten çiftçi amcanın toprakta gerçekleştirdiği diğer uygulamalar (ne sıklıkla sürüyor, nasıl bir sulama yöntemi kullanılıyor) gibi pek çok bileşeni olduğunu fark ettik. Dolayısıyla düşündüğümüz gibi ‘ne kadar çok plastik giriyorsa o kadar çok plastik vardır’ diyemeyeceğimizi de fark ettik. Plastik miktarı en fazla Akdeniz Bölgesi’nde tespit edildi. Sırasıyla Akdeniz’de 1 kilogram toprakta yaklaşık 300, Ege’de 180, Marmara’da 160 plastik partikül madde tespit edildi.”

“Topraktan sofraya uzanabilecek risk” 

Prof. Dr. Turgay, topraktaki mikroplastiklerin insan zağlığına olabilecek zararlarına ilişkin, şöyle konuştu:

“Mikroplastikler toprakta kaldığı sürece küçülecek, böylece su da bunları taşımaya başlayacak. Böylece karşısına çıkan bitkilerin köklerinin içine girebilecek. Köklerden daha yukarı tırmanıp da yetiştirilen ürünlerin tanesine, meyvesine geçecek. Sonuç olarak bugün endişe edilen konulardan bir tanesi gıda ürünlerinde plastiklerin birikimi. Bu daha çok gıdaların kaplandığı filmler, malzemeler; ama ilerleyen yıllarda aslında topraktan sofraya kadar uzanabilecek risk budur. O topraktaki küçük plastik parçalar o kadar küçülecek ki tarım ürünleri üzerinden evlerimize kadar gelebilecek ve biz bu küçük parçacıkları vücudumuza alırsak bu mikroplastik birikimi bu defa toprakta değil vücudumuzda başlayacak. İkinci sıkıntı; bu plastiklerin toprakta geçen zaman içinde kimyasal yapıları değişiyor, yapışkan hale gelebiliyor. Dolayısıyla etraftaki diğer ilaç ve gübre kalıntılarının üstlerinde birikmeye başlıyor. Bu da o civarda yaşayan toprak canlılarına zarar vermeye başlıyor.”

“Çözüm, naylon yerine yeni bir materyal geliştirmek”

Dr. Öğretim Üyesi Muhittin Onur Akça da plastik partiküller toprağa ulaştığında sürecin farklı işlediğine değinerek, şunları kaydetti:

“Toprağa gelen mikroplastik bitkinin dokularına geçerek, bitkinin meyvesine kadar ilerlerse orada artık sorun daha da büyüyor. Oradan da aslında besin zincirinin bir halkası olan insanın tabağına, meyvesine, sebzesine ulaşırsa o zaman insan vücudunda da artık mikroplastiğin birikimi söz konusu olmaya başlayacak. Bundan 5 sene sonra, 10 sene sonra, 50 sene sonra baktığımızda belki de bizler vücutlarımızda çok fazla oranda mikroplastiği biriktiriyor olacağız, tarımsal faaliyetlerden kaynaklı mikroplastiklerden dolayı. Aynı zamanda mikroplastikler toprakta canlılar üzerinde de etkili oluyor. Mikroplastikler üretilirken ekstra kimyasal maddeler kullanılıyor. Bu kimyasal maddeler topraktaki yaşamlara, onların döngülerine zarar verdiği için kısa vadede etkisi olmasa bile uzun vadede oldukça büyük bir sıkıntı çıkartacaktır. Böyle durumlarda da toprak eğer bozulmaya başlarsa bu da tamamen besin döngüsüyle birlikte tarımsal faaliyetlerin de olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verecektir. Böylelikle tarımsal verim  de düşecektir. Tohum eğer plastiğin üzerine düşerse orada artık kendini geliştirecek bir ortam bulamadığı için bitkinin verimi düşüyor. Bu da üretici için çok olumsuz bir durum demek. Proje kapsamında tarımda plastik naylonların kullanılmasından ziyade başka bir ürün kullanımı ile ilgili çalışmamız da var.”

(DHA)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir